Erken Çocuklukta Özel Eğitime İlişkin Türkiye’de Gerçekleştirilmiş Lisansüstü Tez Çalışmalarının Gözden Geçirilmesi

Erken Çocuklukta Özel Eğitime İlişkin Türkiye’de Gerçekleştirilmiş Lisansüstü Tez Çalışmalarının Gözden Geçirilmesi

Bu çalışmanın amacı Türkiye’de gerçekleştirilen erken çocuklukta özel eğitim (EÇÖZE) kapsamı içerisindeki lisansüstü tez çalışmalarını gözden geçirmektir. Bu çalışma kapsamında belirlenen ölçütleri karşılayan ve erken çocukluk dönemindeki gelişimsel gerilik/yetersizlik/yetersizlik gösteren çocuklar, aileleri ve onlara sunulan hizmet ve uygulamaları konu alan toplam 24 tez çalışmasına ulaşılmıştır. Ulaşılan tez çalışmaları konularına göre kategorilere ayrılmış, her bir kategorideki tez çalışmalarına ilişkin bilgi verilmiş ve aynı kategorideki tez çalışmaları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Ulaşılan tez çaşlışmaları konularına göre yedi kategoride analiz edilmiştir. Beceri öğretimi kategorisinde dokuz, okul öncesi dönemde kaynaştırma kategorisinde dört, ailelere çocuklarına öğretim sunma becerisi kazandırma kategorisinde üç, gelişimsel gerilik/yetersizlik gösteren çocukları birbirleri ve normal gelişim gösteren akranları ile karşılaştırma kategorisinde üç, annelerin duygu-durumlarını inceleme kategorinde üç, çocuklara sunulan hizmetler kategorisinde iki ve çocuklara ilişkin bir durumu betimleme kategorisinde bir tez çalışması karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.

Erken çocukluk dönemi olarak adlandırılan 0-6/8 yaş arası dönem, gelişim için çok önemli bir dönemdir. Bu dönemde çocukların gelişimi çok hızlıdır ve çocuklar birçok beceriyi öğrenmeye hazırdır (Birkan, 2001). Kanık (1993) bu dönemi çocukların anne-babalarından, okul öncesi eğitim kurumlarından, arkadaşlarından ve çevrelerinden birçok beceriyi öğrenerek eğitimin daha sonraki basamakları için gerekli altyapıyı oluşturdukları dönem olarak tanımlamaktadır. Heward (1996), Kroth ve Edge (1997) ise yaşamın ilk yıllarındaki öğrenme yaşantılarının, normal gelişim gösteren çocuklar için olduğu kadar gelişimsel gerilik/yetersizlik gösteren çocuklar için de önemli olduğunu vurgulamaktadır (Akt., Birkan, 2001). Geçmişten günümüze ülkemizde yasal düzenlemelerde meydana gelen değişimler de erken çocuklukta özel eğitim (EÇÖZE) ve hizmetlerinin önemini vurgular niteliktedir. Türkiye'de ilk olarak 1982 yılında gelişimsel geriliği olan çocukların eğitimine yönelik bazı yasal düzenlemeler yer alırken, 1990'lı yıllara gelindiğinde Portage ve Küçük Adımlar gibi programlar gelişimsel geriliği olan çocukların erken eğitim alabilmelerini sağlamıştır (Birkan, 2001). 1997 yılında çıkan 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile okul öncesi eğitim, özel gereksinimli çocuklar için zorunlu eğitimin bir parçası haline gelmiş, bu yasa ile anne-babalara çocukları için alınacak eğitim kararlarına katılma hak ve sorumluluğu tanınmıştır. 18 Ocak 2000 tarihinde yayımlanan ve 2006’da yeniden gözden geçirilen Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği ile ise 0-36 ay ve 36-72 ay arasında özel eğitim gereksinimleri belirlenmiş çocuklar için okul öncesi eğitim zorunlu ve kaynaştırma modeline dayalı hale getirilmiş, ailenin eğitim ve hizmetlere katılımının önemi ve gerekliliği vurgulanmıştır (Birkan, 2001; Gürsel, 2003; Özbaba, 2000).

EÇÖZE, şemsiye bir kavram olarak 0-36 aya yönelik erken özel eğitim (early intervention) ve 36-72 aya yönelik okulöncesi özel eğitim (preschool special education) dönemlerini kapsamaktadır. EÇÖZE bu bağlamda, erken çocukluk döneminde gelişimsel geriliği olan ya da gelişimsel gerilik/yetersizlik riski altındaki çocuklara ve ailelerine sunulan farklı destek (eğitsel, gelişimsel, sosyal, sağlık, beslenme gibi) sistemlerini içerebilen hizmet sunma süreci olarak tanımlanabilmektedir. Cavkaytar (1998) yasalarda söz edilen EÇÖZE sürecine aile katılımını, anne-babaların çocuklarının eğitimine destek olmaları ve bu süreçte aktif olarak rol almaları bağlamında ele almaktadır. Anne-babaları çocuklarının ilk ve sürekli öğretmenleri olarak gören (DiPipi-Hoy ve Jitendra, 2004) ve aile-uzman işbirliğinin çocuğun eğitimindeki önemini vurgulayan (Fiedler, Clark ve Simpson, 2004) yaklaşımların etkisiyle de ailelere çocuklarına öğretim sunma becerisi kazandırmayı ve aileleri bu süreçte etkin kılmayı amaçlayan aile eğitimi (Öncül, 2004) ve rehberliği (Tezel, 2003) uygulamaları giderek yaygınlaşmaktadır. Ailelerin, çocuğun gelişiminde çok daha etkili olabilmeleri için eğitime ihtiyacı olduğu kadar farklı disiplinlerden uzmanlar tarafından desteklenmeye de ihtiyacı vardır (Berger, 2007; Shea ve Bauer, 1991). Erken çocukluk dönemi, çocuğun gelişimsel geriliğe sahip olduğunun yeni farkedilmeye başlandığı bir dönemdir. Bu nedenle, gelişimsel gerilik/yetersizlik gösteren çocuk gibi aile üyeleri de bu dönemde zor bir süreçten geçmekte, karmaşık pek çok duyguyla baş etmeye çalışmakta (Işıkhan, 2005), çocuğu ve kendisi için en uygun ve nitelikli hizmet, kaynak ve desteklere ulaşmaya (Bilgiç, 2007; Özdemir, 2005) ihtiyaç duymaktadır. Bu sürecin başarılı bir şekilde atlatılmasında aile üyelerinin olumlu bir duygu durumuna sahip olması (Görgü, 2005), çocuk için değerlendirme, tanılama ve yönlendirme sürecinin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi (Yalçıntaş, 2006), gelişimsel gerilik/yetersizlik gösteren çocuğun okul öncesi dönemde kaynaştırma uygulamalarına katılması (BaysalMetin, 1989; Odluyurt, 2007; Varlıer, 2004) ile toplum, uzman, akran ve diğer ailelerden gelecek maddi- manevi her türlü destek büyük önem taşımaktadır (Tezel, 2003).

Makalenin tamamnını indirmek için tıklayınız